Beyaz Nokta® Gelişim Vakfına Online Bağışta Bulunun
Beyaz Nokta® Gelişim Vakfı desteklerinizle projelerini hayata geçiriyor.
Online Bağış YapınBulunduğunuz sayfa :
Ana Sayfa >> BN Mesajları >> İkili Kalıtım Kuramı
İkili Kalıtım Kuramı
İnsanların içinde yaşadıkları kültür onların davranışlarını şekillendirdiğine ve onlardan da gelecek kuşaklara geçtiğine göre, buna bir çeşit evrim (kültürel evrim) denilebilir. Acaba, kültürel evrim’in genetik evrim’le bir etkileşimi var mıdır?
Gen-kültür ortak evrimi olarak da bilinen İKK (İkili Kalıtım Kuramı), insan davranışlarının, etkileşim halindeki genetik evrim ve kültürel evrim süreçlerinin ürünü olarak nasıl ortaya çıktığını açıklamak için, 1970’lerin sonları ile ‘80’lerin başları arasında geliştirilmiştir.
Sosyal bilimler, kültürü insan davranış çeşitliliğinin ana sebebi olarak görür. Evrimsel psikoloji ve insan sosyo-biyolojisi ise kültürü, genetik ayıklanmanın önemsiz bir yan ürünü olarak inceler. İKK bu iki yaklaşımın arasında, ortada bir yerdedir.
İKK, kültürü, toplumsal öğrenmeyle kazanılmış bilgi olarak tanımlar. Kültürel evrim, kültürel bilgiyle davranan bir Darvin’ci ayıklanma(2) süreci olarak kabul edilir. İkili Kalıtım Kuramcıları, kültürel evrimi, genetik bilgi üzerinde etkili Darvin’ci bir ayıklanma(2) süreci olan genetik evrime benzeterek tanımlar.
Genetik evrim diğerlerine göre daha kolay anlaşıldığı için, İKK’nın büyük bir bölümünde, kültürel evrim ve genetik evrim ile kültürel evrim arasındaki etkileşim incelenir.
Kuramsal Temeli
İKK, genetik ve kültürel evrimlerin “Homo sapien”lerin evriminde birbirlerini etkilediğine inanır. İKK’na göre, insan davranışı evriminin önemli bir bileşeni doğal ayıklanmadır(2) ve kültürel özellikler, genetik emirler tarafından şekillendirilebilir. Fakat İKK genetik evrimin, kültürel evrime paralel bir gelişim süreci olarak, insan türüne verildiğini kabul eder. İKK üç temel iddiada bulunur:
Kültür kapasiteleri uyum sağlamaktan kaynaklanır
Kültürü öğrenecek ve aktaracak insan kapasitesi, genetik olarak evrim-geçirmiş psikolojik mekanizmalardan doğmuştur. Bu, insan türünün evrimi esnasında, kümülatif kültürel evrim için önemli olan, toplumsal öğrenmenin, evrimsellik açısından yararlı olduğunu gösterir.
Kültür evrim geçirir
Sosyal öğrenme süreçleri kültürel evrime neden olur. Kültürel özellikler genetik özelliklerden farklı bir şekilde aktarılır ve bu nedenle, popülasyon (3) düzeyinde çeşitli etkilerle sonuçlanır. Bu etkiler insan davranışlarının çeşitliliğini açıklamaya yardım eder.
Genler ve kültür ortak evrimi
Kültürel özellikler, genetik ayıklanmanın etkisi altındaki sosyal ve fiziksel çevreyi değişikliğe uğratır. Örneğin, tarımda ve sütçülükte, farklı kültürlerden alınan özelliklerin her biri, insanlarda nişasta ve laktoz sindirimi konusunda genetik ayıklanmaya sebep olmuştur. Diğer bir örneğe göre, kültür uyarlanabilir olduğunda, genetik ayıklanma(2), kültürel bilgileri öğrenen ve aktaran bilişsel mimarinin(11) gelişmesine yol açmıştır.Bilişsel mimarideki bu gelişme, ayrıca, kültürel alıntıları yöneten eğilimleri ve mevcut kültürü etkileyebilir.
İKK, kültürel evrimin, belli şartlar altında, genetik olarak uyarlanamayan özellikleri de seçeceğini öngörür. Bunun için bir örnek, sanayileşmiş toplumlardaki doğum oranlarının düşüşünü ifade eden demografik değişimdir. İkili Kalıtım Kuramcıları, demografik değişimin, bireylerin saygınlık eğiliminin bir sonucu olabileceğini varsayar ki, sanayileşmiş toplumlarda daha fazla itibar kazanmak için üremeden vazgeçen bireyler, daha fazla tercih edilen kültürel modellerdir.
Kültürün tanımı
İnsanlar, farklı pek çok olguyu tanımlamak için “kültür“ kelimesini kullanırlar. İKK’da “kültür” ile anlatılanların toplamı bir tanım:
Kültür, davranışı etkileyebilen ve toplumsal öğrenme yoluyla edinilebilen, bireysel olarak biriktirilmiş bilgidir.
Bu kültür tanımı, yeni edinilen kültür ve devam ettirilen kültür için, sürece odaklanan popülasyonu vurgular. Kültürü bireylerin alışmak zorunda olduğu bir süperorganik(5) varlık olarak gören, standart sosyal bilimlerin tersine olarak,kültür, bireylerin dinamik bir özelliği olarak düşünülür. Bu görüşün yararı, bireysel-düzey süreçlerini, popülasyon-düzeyi sonuçlarına bağlamasıdır.
Kültürel evrim üzerindeki genetik etkiler
Genler, kültürel öğrenmeyle ilgili psikolojik yatkınlıklar yoluyla, kültür evrimi üzerinde bir etkiye sahiptir. Genler, insan beyninin yapısına uygun olarak birçok bilgiyi kodlar. Genler beynin yapısıyla ve dolayısıyla, kültürü kazanma ve öğrenme konusunda beynin kapasitesi ile sınırlanır. Keza, genler bireylere, alıntılarda bazı tür eğilimler verebilir. (aşağıda tanımlandığı gibi)
Genetik evrim üzerindeki kültürel etkiler
Kültür, bir popülasyondaki gen sıklığını(12) derinden etkiler. En iyi bilinen örneklerden biri, insan popülasyonlarındaki yetişkinler için laktoz emilimiyle ilgili genotipin(4) yaygınlığıdır; uzunca bir zaman, süt için sığır yetiştiren Kuzey Avrupalılarda ve bazı Afrika toplumlarında yaygın olması gibi. Ya da Doğu Asyalı, Amerika yerlileri ve benzeri diğer toplumlarda insanlar, bebeklere anne sütü bıraktırıldıktan sonra, kısa sürede lâktaz üretimini kesen özgün memeli genotipini(4) taşırlar. Laktoz sindirimi için genetik özelliklerin ayıklanmasına neden olan süt için sığır yetiştirme, bir kültürel alışkanlıktır.Son zamanlarda yapılan, insan genomundaki doğal ayıklanma analizine göre, son 10,000 yıldan fazla bir sürede, uygarlıklar insanlardaki genetik değişimi hızlandırmaktadır.
(Not: Laktoz - Sütte ve süt temelli besinlerde bulunan ana şekerdir. Laktozu sindirmeniz için lâktaz adı verilen ve ince bağırsakta üretilen bir enzime ihtiyaç duyarsınız. Çok az seviyede lâktaz üretildiyse, laktoz sindirilemez.
Lâktaz enziminin azlığı aşırı derecede yaygındır; beyaz insanların yüzde 5′inden yüzde 15′ine kadar, Afrikalı ve Asyalı insanların ise yüzde 80′ninde bu hastalığa rastlanır.)
Kültürel evrimin mekanizmaları
İKK’nda, kültürlerin evrimi ve devam ettirilmesi beş önemli çalışma ilkesiyle tanımlanır; kültürel varyantların doğal ayıklanması, rastgele değişim, kültürel sürüklenme, rehber yardımıyla değişim ve alıntı yapma eğilimi.
Doğal ayıklanma(2)
Bireyler arasındaki kültürel farklılıklar, bireylerin ayrımsal bir biçimde yaşamda kalabilmesini etkiler. Bu bireyler, başkaları tarafından benimsenmiş kendi kültürel varyantlarına sahip çıkmak için hayatta kalırlar. Bu seçici sürecin kalıpları, alıntı yapma eğilimlerine bağlıdır ve belirli bir ortama daha iyi uyum sağlayan davranışla sonuçlanır.
Rastgele değişim
Rastgele değişim; öğrenmede, kültürel bilginin hatırlanmasında ve kullanılmasında yapılan hatalardan kaynaklanır.
Kültürel sürüklenme
Kültürel sürüklenme; evrimsel biyolojideki genetik sürüklenmeye aşağı yukarı benzeyen bir süreçtir. Kültürel sürüklenmede, bir popülasyon(3) içindeki kültürel özelliklerin sıklığı, incelenen ve aktarılan özelliklerdeki beklenmedik varyasyonlar yüzünden, rastgele dalgalanmalara sebep olabilir (bazen “örnekleme hatası” olarak isimlendirilir). Bu dalgalanmalar, kültürel varyantların bir popülasyondan yok olmasına sebep olabilir. Bu etki, özellikle, küçük popülasyonlarda güçlü olur.
Kültürel sürüklenmeye bir örnek, ötücü kuşların ötme şekilleridir. Eğer ötücü kuşlardan bir grup, kültürel olarak ayrıksa (yani, ötüşleri arasında hiç etkileşim yoksa), o zaman, farklı ötüş şekilleri, erkek kuşların özgün çiftleşme şarkılarından şekil alır. Bunun, ötücü kuşun ötüşündeki hatalardan ve ilk neslin özgün ötüş tarzını devam ettirmeyen sonraki nesiller yüzünden olduğu düşünülür.
Rehber yardımıyla değişim
Kültürel özellikler, bir popülasyonda bireysel öğrenme süreci yoluyla kazanılmış olabilir. Bir birey, yeni bir özellik öğrenince, bu özelliği popülasyonun diğer üyelerine aktarabilir. Rehber yardımıyla değişim süreci, öğrenilmiş kültürün farkını belirleyen uyum standardına bağlıdır.
Eğilimden kaynaklanan alıntılar
1970’lerden beri, bireylerin arasında aktarılabilen kültürel özelliklerin, farklı yolları fikri, İKK araştırmasının önemli bir bölümü olmuştur. Alıntı eğilimleri, kültürel alıntı sürecinde, bazı kültürel varyantlar tercih edildiği zaman oluşur. Boyd ve Richerson(1985) olası alıntı eğilimlerinin bazılarını analitik olarak modelledi ve tanımladı. Eğilimlerin listesi yıllar sonra, özellikle Henrich ve McElreath tarafından yeniden düzenlendi.
İçerik eğilimleri
İçerik eğilimleri; bir kültürel varyantın içeriğinin bir yönünün benimsenmeye daha elverişli olmasından ortaya çıkar. İçerik eğilimleri, genetik tercihlerden ileri gelir, tercihler mevcut kültürel özelliklerden veya iki tanesinin birleşiminden oluşur. Örneğin, yiyecek tercihleri, şeker veya yağlı yiyecekler için olan genetik tercihlerden ve toplumsal olarak öğrenilmiş yeme alışkanlıklarından ve tabulardan kaynaklanır. İçerik eğilimi bazen “doğrudan eğilimler” olarak isimlendirilir.
Ortam eğilimleri
Ortam eğilimleri; dışarıdan alınıp benimsenecek kültürel varyantları belirlemek için, alıntı yapılacak popülasyonların sosyal yapılarıyla ilgili ipuçlarını kullanan bireylerden kaynaklanır. Bu belirleme varyantın içeriğinden yararlanmaksızın yapılır. Ortam eğilimlerinin iki ana kategorisi vardır: (1) model-tabanlı eğilimler (2) bir kültürel varyantın sıklığına-bağlı eğilimler:
Model-tabanlı eğilimler
Model-tabanlı eğilimler; bir birey taklit edeceği belirli bir “kültürel model” seçmek istediğinde ortaya çıkar. Model-tabanlı eğilimde dört ana kategori vardır: (1) prestij eğilimi, (2) beceri eğilimi (3) başarı eğilimi, (4) benzerlik eğilimi. “Prestij eğilimi ”, daha fazla saygınlık sahibi kültürel modellerin taklit edilmesi olasılığı yüksek olduğu zaman ortaya çıkar. Saygınlığın ölçüsü, diğer bireyler tarafından olası kültürel modele daha fazla hürmet gösterilmesi olabilir. Bir ”beceri eğilimi” bireylerin, öğrenilmiş bir beceriyi icra eden farklı kültürel modelleri doğrudan gözlemlediği ve belirli bir beceriyi daha iyi icra eden kültürel modelleri taklit etmek istedikleri zaman ortaya çıkar. Bir “başarı eğilimi”, genel olarak en başarılı kültürel modelleri belirleyip, taklit eden bireylerden kaynaklanır (beceri eğilimindeki gibi belli bir beceride başarılı olmasının tersine olarak). Bir “benzerlik eğilimi” bireylerin, belli özelliklerde, kişisel olarak benzerlik kazanmak istediği kültürel modelleri taklit olasılığından kaynaklanır.
Bir kültürel varyantın sıklığına-bağlı eğilim
Bir kültürel varyantın sıklığına-bağlı eğilim; bir birey, popülasyonda daha sık karşılaşılan belirli kültürel varyantları seçmek isteyince ortaya çıkar. En çok rastlanılan kültürel varyantın sıklığına-bağlı eğilim, “uyum eğilimi”dir. Uyum eğilimi, bireyler, popülasyondaki vasat veya moda kültürel varyantı taklit etmeye çalıştığı zaman meydana gelir. Diğer bir olası, kültürel varyantın sıklığına-bağlı eğilim, “nadir olma eğilimi”dir. Nadir olma eğilimi, bireyler tercihen, popülasyonda daha az yaygın kültürel varyantları seçtiği zaman olur. Bu nadir olma eğilimi bazen “uyumsuzluk eğilimi” olarak da adlandırılır.
Toplumsal öğrenme ve kümülatif kültürel evrim
İKK’ında, kültürün evrimi, toplumsal öğrenmenin evrimine bağlıdır. Analitik modeller gösteriyor ki; ortam değişirken, iz bırakmayan genetik kalıtım yeterli sıklıkta, fakat etkin olan bireysel öğrenme yeterince seri değilse, toplumsal öğrenme evrimsel olarak yararlıdır. Diğer türler toplumsal öğrenmeye sahiptir ve bu yüzden, kültürün bazı seviyelerinde, sadece insanların, bazı kuşların ve şempanzelerin kümülatif kültüre sahip olduğu bilinir. Boyd ve Richerson, kümülatif kültür evriminin, gözlemsel öğrenmeye bağlı olduğunu ve bir popülasyonda seyrek olduğu zaman etkisiz olduğu için diğer türler arasında yaygın olmadığını iddia ederler. Buzul çağında olan çevresel değişikliklerin, doğru çevresel şartları sağlamış olabileceğini ileri sürerler. Michael Tomasello, kümülatif kültürel evrimin, insanların, başkalarını anlamak için bilişsel mimariyi(11) zihinsel araç olarak geliştirdikleri zaman başlamış olan, bir “mandal etkisi(6)“nden ortaya çıktığını söyler. Ayrıca, Tomasello 80’lerde, insanların ve büyük maymunların oluşturduğu gözlemsel öğrenme işleyişleri arasında bazı uyumsuzluklar olduğunu ileri sürer - ki kültürün, insan türünün ve büyük maymun geleneklerinin arasındaki gözlenebilir farkını açıklamak için kullanır (Öykünme (gözlemsel öğrenme) konusuna bakınız) .
Kültürel grup ayıklanması
Grup ayıklanması, herkesçe genetik evrimde önemsiz veya var olmayan bir süreç olduğu sanıldığı halde, İKK kültürel kalıtımın doğası nedeniyle, kültürel evrimde önemli bir güç olabileceğini öngörüyor. Grup ayıklanmasının nedeni, uyum eğilimlerinden dolayı kültürel evrimde işleyeceği düşüncesidir (yukarıdaki alıntı eğilimleri bölümüne bakınız). Uyum eğilimleri, yeni kültürel özelliklerin bir popülasyonda yayılmasını zorlaştırır. Uyum eğilimleri gruplar arasındaki çeşitlemelerin sürdürülmesine de yardım eder. Genetik aktarmada seyrek olan bu iki özellik, oluşacak grup ayıklanması için gereklidir. Cavalli-Sforza ve Feldman’ın daha önceki bir modeline dayanarak, Boyd ve Richerson, kültürel özellikler sosyal öğrenme sayesinde yayılıyorsa, uyum eğilimlerinin hemen hemen kaçınılmaz olduğunu, kültürel evrimde grup ayıklanmasının yaygın olacağı anlamına geldiğini kanıtladılar. Yeni Gine’deki küçük grupların analizinde, kültürel grup ayıklanması, sosyal yapının yavaş değişen yönleri için iyi bir tanımlama olduğu halde, hızlı değişen hevesler için iyi bir tanımlama olmadığını anlatıyor. Gruplar arası çeşitliliği sürdürmek için kültürel evrimin gücü, kültürel filogenetiklerin(7) çalışmasına izin vermesidir.
Tarihi gelişimi
“İnsan kültürleri, genetik evrim gibi benzer bir evrimsel süreç geçirirler” düşüncesi, en azından Darvin’e kadar gider. 1960’larda, Donald T.Campell, kültürlerin evrimi için evrimsellik kuramının temel özelliklerini uyarladığı, ilk kuramsal çalışmasının bir kısmını yayınladı. 1976’da, kültürel evrim kuramındaki iki gelişme, İKK için hazırlandı. Aynı yılda Richard Dawkins, Gen bencildir ilegenel okuyucu kitlesine kültürel evrim fikrini sundu. Tüm zamanların en iyi satılan bilim kitaplarından biri olmasına rağmen, matematiksel kesinliğin eksikliği yüzünden, İKK’nın gelişimini fazla etkileyemedi. 1976’da, genetikçi Marcus Feldman ve genetikçi Luigi Luca Cavalli-Sforza, gen-kültür ortak evriminin ilk dinamik modellerini yayınladı. Bu modeller,1980 ve 1981’de, üç adet yeni ufuklar açan kitapların yayınını duyuran İKK’ında ileriki çalışmalar için temel oluşturmaktaydı.
İlki, Charles Lumsden ve E.O.Wilson’dan Genler, Zekâ ve Kültür’dür. Bu kitap, genetik evrimin, kültürel özelliklerin ayıklanmasına nasıl yardım ettiğini ve kültürel özelliklerin genetik evrimin hızını nasıl etkilediğini tanımlayan, bir seri matematik modeller içermektedir. Genlerin ve kültürün nasıl birlikte evrimleştiğini anlatan yayınlanmış ilk kitap olduğu halde, İKK’nın ilerideki gelişiminde nispeten küçük bir etkisi oldu. Bazı eleştirmenler, onların modellerine göre, kültürel işleyişlerin aşırı derecede genetik işleyişlere bağlı olduğunu zannettiler. Wilson’un sosyo-biyoloji kuramları etrafındaki tartışmalar da bu kitabın etkisini azaltmıştı.
1981’de ikinci kitap, Cavalli-Sforza ve Feldman’ın Kültürel Alıntı ve Evrim: Bir Sayısal Yaklaşım idi. Bu kitapta, popülasyon(3) genetiği ve epidemiyolojiden(8) pek çok bilgi kullanılarak, kültür özelliklerinin yayılması hakkında, bir matematiksel kuram oluşturulmuştur. Evrimsel anlatımlarda, dikey alıntı, ebeveynden çocuklarına geçen kültürel özellikleri; dolaylı alıntı, yaşlı nesil bireylerinden daha genç nesle geçen kültürel özellikleri ve yatay alıntı, aynı popülasyondaki bireyler arasında geçen özellikleri anlatır.
Sonraki önemli İKK yayını, Robert Boyd ve Peter Richerson’ın 1985’de yayımladığı Kültür ve Evrimsel Süreç’tir. Bu kitap, halen kabul edilmiş şu matematik modelleri sunar: Farklı çevre koşulları altında toplumsal öğrenme evrimi. Toplumsal öğrenmenin popülasyona etkileri. Kültürel öğrenme kuralları üzerindeki ayıklanmanın çeşitli zorlamaları. Taraflı alıntının farklı biçimleri, bunların popülasyon(3) seviyesindeki etkileri. Kültürel ve genetik evrim arasındaki uyuşmazlıklar. Bu kitap, özet olarak, şimdiyle ilgili olmasına rağmen, geleceğe ait araştırmalara konu olacak alanları da ana hatlarıyla belirtmiştir.
Şimdiye ve geleceğe ait araştırmalar
Boyd ve Richerson, 1985’deki kitaplarında, gelecekteki İKK araştırmaları gündeminin bir taslağını çıkarmışlardı. Bu kuramsal model ve deneysel araştırmanın gelişimini gerektiren gündem, aşağıdaki gibi tasarlandı. İKK, son yirmi yıldan fazla zamanda, kuramsal modeller için zengin bir birikim oluşturmuştu. Fakat deneysel çalışma için karşılaştırılabilir bir seviyeye sahip değildi.
Harvard biyologlarından E.O.Wilson 2006’da bir röportajında, İKK’ının desteklenmesine gösterilen ilgisizlikten dolayı duyduğu hayal kırıklığını ifade etti:
“... İçyüzünü tamamen anlayamadığım bir nedenle, bilimsel araştırmaların bu en çok umut vaat eden alanı, çok az birkaç kişiyi ve çok küçük bir girişimi çekebildi.”
Kevin Laland ve Gillian Brown, bu ilgi eksikliğini, İKK’nın, evrimsel psikoloji gibi insan davranışı evriminde kesinliği az olan yaklaşımları nedeniyle, basının ilgisini çekmeyen biçimsel modellemeye aşırı güvenmesine bağladı:
“Birçok bakımdan en karmaşık ve potansiyel olarak ödüllendirilebilir bütün yaklaşımları ile, İKK’nın, çoklu süreçlerinin olması, sigmalar ve deltaların beyinsel saldırısı, meraklı okuyucular hariç, herkese çok fazla kuramsal görünebilir. Kuramsal hiyerogliflerin saygın deneysel bir bilime çevrildiği zamana kadar, gözlemcilerin çoğunluğu İKK’nın çağrısına duyarsız kalacaktır.”
Ekonomist Herbert Gintis, davranışsal ekonomideki teknikleri kullanan yeni çalışmanın yanı sıra, mevcut deneysel çalışmadan hatırlatmalar yaparak, bu eleştiriye katılmaz. Hem laboratuar ortamındaki kültürel evrim modellerinin öngörülerini test etmek için, hem de sahada işbirliği yapılan, onbeş küçük ölçekli topluluktaki farkları incelemek için, bu davranışsal ekonomi teknikleri uyarlanmıştır.
Mademki, İKK’nın hedeflerinden biri, insanların kültürel özelliklerinin dağılımını açıklamaktır; etnografik ve etnolojik teknikler, İKK’nın hipotez ayağını test etmek için yararlı olabilir. Geleneksel etnolojik çalışmaların sonuçları, İKK argümanlarını desteklemesi için kullanılmasına rağmen, şimdiye kadar, açıkçası bu hipotezleri test etmek için tasarlanmış az sayıda etnografik saha çalışması vardır. İKK’nı test etmek için mevcut etnografik veriyi kullanmada en büyük zorluk, kültürel antropolojinin, kültürün bir süperorganik(5) varlık olduğu öngörüsü yüzündedir. Etnografik veriler, bireysel ve grup içi kültürel varyasyonları önemsemez ve neredeyse tamamen gruplar arası varyasyonlara odaklanma eğilimindedir.
Bir çatı altında birleştirme kuramında, farklı akademik sahaları birleştirmek için İKK, büyük bir potansiyele sahip olarak görünüyordu. Mesoudi ve diğerleri, İKK’nı, farklı dünyevi ve uzaysal ölçeklerde, insan davranışları hakkındaki soruların cevaplarını verecek, kültürel evrimin kapsamlı bir kuramını oluşturmada ideal bir yol olarak tanımladılar. Oyun teorisi ile birlikte, Herb Gintis, ekonomi, biyoloji, antropoloji, sosyoloji, psikoloji ve politik bilimlerin dahil olduğu, davranış bilimlerini birleştirme olasılığı ile ilgili iki ana kavramsal kuramlardan birinin İKK olduğunu söyledi. İnsan kalıtımının kültürel ve genetik bileşenlerinin her ikisine de hitap ettiği için, Gintis, insan davranışının temel sebebi için en iyi açıklama sağlayanın ve evrim kuramı ile bu disiplinleri bütünleştirmek için, en iyi paradigmanın, İKK modelleri olduğunu kabul eder. İnsan davranışlarının rekabetçi evrimsel görüş açısı hakkında bir çalışmada, Laland ve Brown, İKK’nı, bir kuramsal şemsiye altında, diğer evrimsel görüş açılarını birleştirmek için en uygun aday olarak görürler.
Diğer alanlarla ilişkisi
Sosyal ve kültürel antropoloji
Sosyoloji ve kültürel antropolojide çalışmanın iki ana konusu, insan kültürü ve kültürel varyasyonlardır. Fakat İkili Kalıtım kuramcıları, kültürü çok sık bir şekilde, insan davranışını belirleyen statik süperorganik(5) bir varlık olarak ele alan iki disiplini suçlar. Kültürler, bireysel seviyedeki kültürel özellik varyasyonuna önem vermeksizin, geniş insan grupları tarafından paylaşılan bir takım yaygın özellikler olarak tanımlanır. Bu bireysel düzeydeki insan kültürünü modelleyen ve kültürü, popülasyon düzeyinde dinamik bir evrimsel sürecin sonucu olarak gören, İKK ile çok çelişkilidir.
İnsan sosyo-biyolojisi ve evrimsel psikoloji
İnsan sosyo-biyologları ve evrimsel psikologlar, modern çağdaki ya da geçmiş ortamlardaki insan davranışlarını açıklayabilen genetik uygunluğun, nasıl arttırılacağını anlamaya çalışıyorlar. İnsan sosyo-biyologları ve evrimsel psikologlara göre, kültür ne önemsizdir, ne de öyle önemsiz olan genetik uygunluk tarafından sınırlanır. Yaygın ve görünüşe göre uyumsuz bir özellikle karşılaşıldığı zaman, bu disiplinlerin uygulayıcıları, bu özelliğin, genetik uygunluğu fiilen nasıl arttırdığını belirlemeye çalışırlar (belki, akraba ayıklanması yoluyla veya daha eski evrimsel ortamlar hakkındaki öngörü yoluyla ). İkili Kalıtım kuramcıları, bunun tersine olarak, genlerdeki doğal ayıklanmaya ilaveten kültürel ve genetik süreçlerin türünü dikkate alırlar.
İnsan davranışıyla ilgili çevrebilimi
İnsan davranışı ile ilgili çevrebilimi (İDÇ) ve İKK, biyolojik bilimleri içeren çevrebilim ile evrimsel biyolojinin ilişkisine benzer ilişkilere sahiptir. İDÇ, ekolojik süreçlerle daha çok ilgilenir ve İKK tarihsel süreçlere daha fazla odaklanır. Bir farkla, insan davranışıyla ilgili çevrebilimciler, çoğunlukla, kültürü, belli bir çevrede en uyumlu sonucu üreten bir sistem olarak kabul ederler. Bu, benzer davranış geleneklerinin benzer ortamlarda bulunacağı anlamına gelir. Fakat bu her zaman geçerli değildir. Afrika kültürlerinde yapılan bir çalışma, kültürel tarihin, yerel ekolojik şartlara göre, kültürel özellikler için daha iyi bir öngörü aracı olduğunu gösterdi.
Mem bilimi *
Dawkins’in Gen bencildir kitabında anlattığı mem fikrinden gelen Mem bilimi, kültürü, genetik aktarımdan farklı bir evrimsel süreç olarak işleyen İKK’na benzerdir. Ancak, mem bilimi ve İKK arasında bazı felsefi farklılıklar vardır. Birinci fark, İKK, eşleyici(10) olmayan ve ayrık olmayan kültürel varyantların ikisinin aktarımını hesaba kattığı halde, mem biliminin odağı, ayrık eşleyicilerin (memler) ayıklanma olasılığı üzerindedir. İKK kümülatif uyum evrimi için, eşleyicilerin gerektiğini kabul etmez. Üstelik İKK, kültürel evrim kapasitesini biçimlendirmede, genetik kalıtımın rolünü kuvvetle vurgular. Fakat belki en büyük fark, akademik çizgidedir. Mem bilimi etiket olarak, akademiden çok popüler kültürde daha fazla etkilidir. Mem bilimi eleştirmenleri, deneysel desteğinin zayıf olduğunu veya kavramsal olarak gerçeğe dayanmadığını ve mem bilimi araştırma programının başarısı için, umut olup olmadığı sorusunu tartışıyor. Mem bilimi taraftarları, birçok kültürel özelliğin ayrık olduğuna ve kültürel kalıtımın, birçok mevcut modellerinin ayrık kültürel birimler olarak kabul edildiğine ve bundan dolayı, memleri kapsadığına dikkat çekiyorlar.
------------------------------------------------------------------------------------
*Memler:
......
Başka eşleyici türleri ya da buna bağlı başka evrim çeşitleri bulmak için uzak dünyalara mı gitmemiz gerekiyor? Ben, bizim gezegenimizde, son zamanlarda, yeni bir tür eşleyici ortaya çıktığını düşünüyorum. Hemen yanımızda, yüzümüze bakıyor. Henüz çocukluk çağında, ilksel çorbasının içinde çalkalanıp sürükleniyor; yine de soluk soluğa olan eski genimizi arkada bırakan bir evrimsel değişim hızına ulaştı bile.
Bu yeni çorba, insan kültürünün çorbası. Yeni eşleyici içinse bir ad bulmamız gerek; ilk kültürel iletim birimi ya da bir taklit birimi düşüncesini taşıyan bir isim...”Mimeme” bu iş için uygun bir Yunanca kök. Fakat ben, bir parça “gen” sözcüğüne benzeyen tek heceli bir sözcük istiyorum. Mimeme sözcüğünü mem olarak kısaltacağım için klasikçi dostlarımın beni affedeceğini umuyorum. Eğer bir teselli olabilecekse, “bellek” ile ya da Fransızca même (kendi) ile bağlantılı olduğu düşünülebilir. “Cream” sözcüğü ile uyumlu olacak biçimde okunmalıdır.
Ezgiler, fikirler, sloganlar, giyside moda, çana çömlek yapım yolları, kemer yapımı mem örnekleridir.
....
Çalışma arkadaşım N.K.Humprey bu bölümün ilk taslaklarından birini okuduğunda gayet güzel bir özet yaptı:”..Memlere canlı yapılar olarak bakılmalıdır; yalnızca eğretileme olarak değil, teknik olarak da. Benim kafama üretken bir fikir sokarsan, beynimi konukçu olarak kullanmış olur ve onu memin çoğalması için bir araç haline getirmiş olursun. Tıpkı bir virüsün konukçu hücrenin genetik mekanizmasını kullanması gibi. Bu yalnızca bir konuşma tarzı değil. Bir mem –diyelim ki, ‘ölümden sonraki yaşama inanma’ memi- milyonlarca kez, tüm dünyadaki bireylerin sinir sisteminde bir yapı olarak, fiziksel olarak gerçekleşir”
.........
Kaynak: Gen Bencildir-Richard Dawkins (Asuman Ü. Müftüoğlu)-Tübitak Popüler Bilim Kitapları
----------------------------------------------------------------------------------
Metinde geçen terimler hakkında açıklamalar
(1)İkili kalıtım kuramı -İKK |
Dual Inheritance Theory (DIT) |
(2)Ayıklanma |
Selection; Yaşayan varlıklarda ortamın şartlarına en iyi uyan türlerin veya bireylerin üreyip kalması, uyamayanların yok olması, ıstıfa, seleksiyon, eleme. |
(3)Popülasyon |
population; Belli bir bölgede yaşayan aynı türün bireylerinden oluşan yaşama birliği ve topluluğu. |
(4)Genotip |
Genetik özellik, kalıtsal yapı |
(5)Süperorganik |
Superorganic; örgenüstü; Örgensel yapıda var olmayan; örgensel olandan daha yüksek bir düzeyde oluşan; kültürel denilen olgulara ilişkin kavram. BSTS / Budunbilim Terimleri Sözlüğü |
(6)Mandal etkisi |
Ratchet effect;takoz etkisi; bir ekonomik baskıdan ötürü fiyat ya da ücret artırıldığında, baskı azaldığı zaman bunun gerilemesinin mümkün olamayacağı görüşü; bir durup bir başlayan ilerleme; artma, büyüme |
(7)Filogenetik
|
Phylogenetic; (Yun. phylon: ırk; genesis: soy) Bir türün ya da yüksek taksonomik grupların soy gelişimi ve evrim geçmişi. |
(8)Epidemiyoloji |
Salgın hastalıklar bilimi |
(9)İnsan davranışı ile ilgili çevrebilimi (İDÇ) |
|
(10)Eşleyici |
Replicator |
(11)Bilişsel mimari |
cognitive architecture;Mimari, bir sistemin, ajanın temel kaynaklarını sağlamak ve organize etmekle görevli parçası olarak tanımlanabilir. Bilişsel Mimari aklı destekleyen birleşik bir sistemdir http://robot.cmpe.boun.edu.tr/593/cognitive/1_Bili_c_ssel_Mimarinin_Tan.html
|
(12)Gen sıklığı |
gene frequency; Bir popülasyondaki genlerin (ya da alellerin) belli bir tipten olanlarının oranı. Örneğin, bezelye bitkileri belli bir lokusta ya "sarı bezelye" ya da "yeşil bezelye" aleline sahip olabilirler. Bu yüzden, bir bezelye bitkisi popülasyonu sıfır ile 1 arasında (yani %100 oranında) sarı bezelye aleli içerecektir. Gen sıklığı, aynı zamanda alel sıklığı olarak da geçer. http://evrimianlamak.org/e/S%C3%B6zl%C3%BCk%C3%A7e:Gen_s%C4%B1kl%C4%B1%C4%9F%C4%B1adresinden alındı.
|
Alıntı kaynağı: http://en.wikipedia.org/wiki/Dual_inheritance_theory
İkili Kalıtım Kuramı - word formatında dosya