Bulunduğunuz sayfa :

Ana Sayfa >> Haberler >> Şükrü Server Aya’dan…

Haberler

Şükrü Server Aya’dan…

Şükrü Server Aya'nın "Soykırım İddiaları"na ilişkin özet bilgilere yer verdiği makalesi

resim
04.11.2015

Çok Değerli Gerçek Dostlar,

Gerçekler çorbasına “limon mu” yoksa “tuz mu” dersiniz, katkıda bulunmak niyetiyle, kamuoyunun bilmediği veya “benim beceriksizlik ve erişim yetersizliğim” nedeniyle bilinemeyen bazı gerçekleri,  çok kısaltarak adres listenize duyurulmasını takdirinize bırakıyorum.

1-  Yerli soykırımcılar: Bana yurtdışından Ermeni diyasporasının pazarladığı yüz civarında Türk akademisyenlerin resim ve özgeçmişlerini içeren uzun bi ek gelmişti, bulsaydım yollardım fakat renkli ve resimli çok yer tutardı. Burada adlarını duyduklarınızın dışında yurtdışında bunlar kolayca kahraman “yapılıyorlar”.

2-    Lakin bunlar “açık tartışmadan- karşılaşmadan-bilmedikleri yabancıların (Türklerin) konferanslara girmesini istemezler, önlerler. Bilgi-samimiyet-belge göster derseniz bunlar karafatmalar gibi kaçar, köşelerinden ağustos böceği gibi öterler.

3-    Yabancı lisan eksikliğinin yanına bir de “neme lâzımcılığı”, hele de üstlerin “karışma, sana nesi” ve destek yerine azarlamaları olunca, en saygın ve önemli kurumların (TUSIAD gibi) bu gibi danışmanları bilinen (özürcü) isimlerden oluşur. Buralara girilemez, ne konuşurlar, ne de belge verirsen bakarlar. (İlgili üst merciler de…) Hele kopyalama ve torpille sırtında bir kıyafet konmamışsa, “kesinlikle dinlemezler” (Çünkü dinlerlerse, bilmedikleri meydana çıkar…çok ustalıkla savarlar).

4-    Bizlerin bu tür “kestirmeci” yaklaşımlarımız ve sorumluluğun, sürekli geniş kadro, para, okuyan-araştıran-muhtelif lisan bilen uzman ordusu olmadan, sırf mensupları görevleri gereği az çok yabancı lisan bildikleri için, “en dar kadrolu” bir bakanlığa yüklenmesi haliyle “mucize yaratamaz”. Üniversite ve diğer NGO lar da uzakta durur.

5-    Şu son çıkan “Perincek Kararı”nın 130 sayfa olan aslını okumaya başladım, o hakimler de bilmedikleri ve kimselerimiz de onlara en asgari bilgileri ulaştırmaya gerek görmedikleri için (zira davanın hukuki temeli çok sağlamdı) kararın içinde, Ermenilerin yaydıkları yalan ve hatalar gerçekmiş gibi değerlendirilmiştir. Çok şükür çok az bir farkla, “davanın hukuki temeli yok edilemediğinden” Perincek lehine (üç başı mamur) kazanılmıştır. Lâkin bunun tartışması ve SOYKIRIM rivayetinin yayılması, bizler işi ciddiye almadıkça ne biter, ne de kesilir. Şu anda “her gün”  Ermenilerin  yurtdışındaki yayın, konser, gösteri vs. faaliyetlerine ait 8-10 haber vardır, bunu ancak 1-2 kişi okur ve havaya cevap yetiştirmeye çalışır. SOYKIRIM iddiasının tutar tek bir toplu iğnesi yoktur, onun için hep uzaktan goygoyculukla davayı yürütürler. Ben sizlere bu işin ne derecede asılsız olduğunu şu satırlarla özetleyeyim

a.    Hukukun temeli şu prensibe dayanır. Kanunun yayınlandığı tarihte suç olmayan hususlar ancak o tarihten sonra mahkeme ve cezaya tabi olabilir.  Bugünkü yasa ile dünü yargılayamazsınız, geriye gidersek İsa’nın çarmıha gerilmesini de mahkeme ederiz. Bu en temel hukuk ana kararda bahsedilmesine rağmen, EN ÖNDE TUTULMAMAKTADIR, mesele baştan atılmamaktadır.

b.    1948’de BM. tarafından kabul edilen SOYKIRIM suçunun tarifinde, MUTLAK olarak ya o ülkenin yetkili mahkemesinin, o olmazsa oluşturulacak uluslararası divanın mahkeme kararı şarttır. Bu konuda BM’de özel bir büro ve sekreter de vardır, fakat kimse oraya gitmez, çünkü mahkemeye sunabilecekleri tek delil yoktur, bütün mevcut deliller tam tersini yadsınmaz belgelerle kanıtlamaktadır.

c.    Bilindiği gibi suç ve ceza bireyseldir, ne havale-aktarma, ne de tevarüs edilebilir. Yani babanın suçu nedeniyle ölümünden bilmem kaç yıl sonra oğlunu cezalandıramazsın. Bu ana kural da bilinmesine rağmen bu prensip de yok sayılmaktadır.  Ben de diyorum ki, “SUÇLU veya SUÇLULAR KİMLERDİR, bir gösterin” (suçları ispatlanmasa da).

d.    Cemiyeti Akvam (İlk Birleşmiş Milletler) Genel Sekreteri’nin 1.3.1920 tarihli bildirgesi var, diyor ki “Osmanlı’da ekaliyetler sıklıkla baskı altına alınıyordu fakat katliamlarda merkezi hükümetin dahli yoktur, bunlar hep kontrol dışındaki çetelerin işidir.”  Fakat ben bunu dahi (kitaplarımda olmasına rağmen duyuramadım).  Bu belge SOYKIRIM olmadığını ispatlamaktadır.

e.    Gene Cemiyeti Akvam’ın 21.9.1929 tarihli Resmi Gazetesinde çıkan resimli ve Genel Sekreter Vekili’nin koskoca beyanatı var. Diyor ki, “Biz Ermenilere çok şey vaat ettik, şunları bunları vereceğiz dedik, onlar da inandılar, bizler için savaştılar ve 200.000 kişi canlarını feda etti. Fakat sulh olunca bizler bu adamlara verdiğimiz vaatleri unuttuk.” Buyurun Ermenilerin ihaneti için bundan sağlam belge olabilir mi?

f.     Ayrıca ABD Senatosu’nun, yolladıkları Tahkik Komisyonları’nın kapı gibi raporları var. Birinde deniyor ki; “Ermeniler Müslümanları rafine vahşetlerle öldürmüş, köy ve evlerini yıkmıştır ve bol izahat verilmektedir.”  Diğerinde de 1919’da ABD Generali diyor ki “Ermeni Kumandanının Müslümanların öldürülmesi için yazılı emrini gözlerimizle gördük.” ve bunun haricinde, Mehmet Perincek’in Rusya’daki yeni bulguları dışında en az yüz belge daha vardır…  Hiç kimseden bunları duydunuz mu?

Dostlar öğrenmek için, “aldatılmış olmamak ve yalancılara alet olmamak için” araştırma ve okuma şarttır. Okudukça ve öğrendikçe (bugün başlasanız sabah akşam okuyacağınız yabancı belgeler için) ON BEŞ sene yetmez… Haa, kestirmeden gidersen herkes kolayca kendini mandra sahibi yapar…  Bazı hırsızlar yeni girdikleri evde, heyecandan bağırsakları bozulduğundan salonun ortasına yapıp korkularını yendikten sonra evi rahatça soyarlarmış.   Valla bizim hanemizde eloğlu gelmiş  salonun değil, yatağımızın içine etmiş, aldırmıyoruz.

Altta yeni Türkçe’ye çevrilmiş bir kitap kapağı var, genç bir Alman yazmış, gazete küpürlerinden  Hitler’in Atatürk’e hayran olduğunu, onu model aldığını ve Atatürk Ermenileri yok ettiği için Hitler’in de Yahudileri yok ettiğini yazıyor. Laf arasında daAtatürk’ün“Ermeni kadın ve Rum oğlanlara düşkün, ayrıca ağır içkici olduğu yazılmıştır. İngilizce kitapta bunlar açık seçik, tercümesinde her halde sansür etmişlerdir.  Biz kafamızı kuma veya yorgan altına soktukça veya körler kendilerine göre fili anlattıkça,  senin hükümetin seni Taksim meydanına sokmaz; fakat Ermeni özürcülerine pankart ve resimlerle heykelin önünde rahat poz verdirir. Şunu da ilave edeyim, RTE’nin 2005’te Münih’te Avrupa Konferansı’nda bütün dışişleri bakanlarına (Ermenistan dahil) attığı büyük fırça ve rest internet videolarında var; iki sene sonra New York’ta TV’de  de aynı resti çekmiş… Fakat  o vakit bakanı, sonra başbakanı olan zat kendine danışman olarak (bu sayede çok zengin olan) Etyen Mahçupyan’ı seçerse ve önüne konulmuş işaretli dosyaları açmaya lüzum görmeden arşive atmış olursa  ne beklersiniz?   Bu şartlar içinde başarı sağlanamaz...  Cümleye sabır akıl cesaret 

Şükrü Server Aya


 

Sayfa başına dön!

Bulunduğunuz sayfa :

Ana Sayfa >> Haberler >> Şükrü Server Aya’dan…